Herkese merhaba,
Sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim hayatımızda her geçen gün daha da önemli bir rol almaya başladı. Atalarımızın uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmelerinin nedeni olan organik ürünler yerlerini GDO’lu ürünlere, hazır gıdalara ve zirai ilaçlar ile ilaçlanmış meyve ve sebzelere bıraktı. Durum bu haldeyken yediklerimize ve içtiklerimize artık daha da dikkat etmemiz gerekiyor. Size bu yazımda kahvaltı sofralarımızın vazgeçilmezi, salata ve yemeklerimizin olmazsa olmazı olan zeytin ve zeytinyağının hikâyesinden bahsetmek istiyorum.
Zeytin tarih boyunca hem önemli bir besin kaynağı ve ticaret ürünü olmuş hem de efsanelere, mitolojilere, sanata yansımış ışık, kutsanma, arınma, sağlık, spor ve güzellik aracı olarak kullanılmıştır.
Antik çağda sıvı altın olarak nitelendirilen zeytinyağı son dönemlerde sofralarımızın vazgeçilmezi oldu. Gerek bilim insanlarının yönlendirmesi, gerekse insanlarımızın bilinçlenmesiyle beraber katı yağlardan sıvı yağlara, özellikle de zeytinyağına doğru keskin bir dönüş yaşandı. Kanser riskini azaltma, yaşlanmayı geciktirme, kalp sorunlarını önleme, metabolizmayı hızlandırma, sindirimi düzenleme, cilt sağlığını koruma, kilo verilmesini kolaylaştırma ve daha onlarca yararı bulunan zeytinyağının sofralarımıza geliş öyküsü hiç merak ettiniz mi? O zaman gelin size insanlığın binlerce yıl önce keşfettiği (MÖ 6000) bu kadim meyvenin sofralarımıza nasıl zeytinyağı olarak geldiğini anlatayım.
İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Gödence Köyü’nde 1972 yılında kurulan Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin zeytinyağı fabrikasını ziyaret ettim ve sofralarımızın vazgeçilmezi olan zeytinyağının nasıl elde edildiğini gördüm, fotoğrafladım ve bilmeyenler için bir yazı haline getirdim. Fabrikayı gezerken ve fotoğraf çekerken çok keyif aldım, umarım siz de okurken aynı keyfi alırsınız.
Gödence zeytinyağı fabrikasına Ege Bölgesi’nin neredeyse tamamından zeytin sıkımı için üreticiler geliyor. Fabrikanın bir özelliği de soğuk sıkım yapması. “Ne demek soğuk sıkım? ” derseniz; özellikle ihracat yapan firmaların tercih ettiği soğuk sıkım zeytinin 28 derecede sıkılması anlamına geliyor. İhracat için tercih edilen bu sıkım tekniği nedeniyle fabrikaya gelenlerin %90’ını organik zeytinciler, geri kalanını ise çevre ilçelerden ve köylerden gelen üreticiler oluşturuyor. Fabrikada sabahtan öğlene kadar soğuk sıkım (28 derece) öğleden sonra ise normal sıkım yapılıyor. (30 – 32 derece)
Gelelim Ekim – Ocak ayları arasında elle toplama yada silkme yöntemi ile hasadı yapılan zeytinin zeytinyağına dönüşme hikâyesine;
Üreticisi tarafından fabrikaya getirilen zeytinler önce kantarda tartılıyor, sonra ilk işlem olarak yıkama kazanına giriyor. Burada yaprağından ayrılan ve temizlenen zeytinler “kırıcı” denilen makinaya geliyor. Kırıcı da çekirdekleri kırılarak hamur haline getirilen zeytinler “malaksör” denilen üniteye geliyor. Malaksör yani diğer adıyla yoğurucu; zeytin meyvelerinin kırıcıdan geçirildikten sonra hamur haline getiren ve karıştıran bir makinedir. Her malaksör makinesinin içerisinde büyüklüğüne göre 4 – 6 arası birbirinden bağımsız tank bulunur. Bu tanklardan her biri 600 kilo zeytini 20 dakikada yoğurup bitirme özelliğine sahiptir.
Malaksörden yoğurularak çıkan hamur, pompalar sayesinde pirina (sıkılan zeytinden geri kalan posa) ve karasuyundan ayrıştırılmak üzere Dekantör’e gönderilir. İngilizce Decanter, Türkçe karşılığı ise “sürahi” denilen bu makine sayesinde ayrılan zeytinyağı seperatör (Ayırıcı) dediğimiz makinaya, su ile atılan pirina ise atık deposuna gönderiliyor.
Son olarak seperatöre gönderilen zeytinyağı tortusundan ayrılarak stoklama tanklarına aktarılır ve zeytinyağı elde etme işlemi böylece tamamlanmış olur. Seperatörden çıkan zeytinyağına “Naturel Sızma” adı veriliyor.
Toplanılan zeytinin cinsine göre elde ettiğiniz yağ oranı da değişkenlik gösteriyor. Seferihisar bölgesinde sıklıkça bulunan “Erkence” isimli zeytinin 3,2 kg ila 4 kg dan 1 Kg Zeytinyağı elde edilirken Marmara Bölgesine ait Gemlik cinsi zeytinin 6 – 6,5 kg dan 1 kilo yağ elde edilmektedir.
Önemli başka bir not ise; kırıcıya girdiği andan itibaren zeytinin ve hamurunun ışık, hava, ısı ve sudan uzak tutulması gerekmektedir.
Başka bir hikâyede buluşmak dileğiyle…
Antik çağlardan günümüze değeri hiç azalmayan bir besin zeytinyağı ve evimizde doğal sızma zeytinyağı hiç eksik olmaz. Zeytinyağının hikayesini görsellerle desteklemen de çok iyi olmuş. Çok teşekkürler.
Beğenmenize çok sevindim. Bu yazıyı Seferihisar’da bir akrabamızın bahçesinden topladığımız zeytinleri sıktırdığım zaman yazmış ve fotoğraflamıştım. Hikayenin içerisinde olmayı seviyorum. Katılmadığım festival yada etkinlik ile ilgili yazı yazmamaya özen gösteriyorum, böylesi daha samimi geliyor.
zeytinyağı vazgeçilmezim olmasaydı napardık bilmem.. en güzel zeytinyağlıları yapmak için zeytinyağının hikayesini de görsellerle renklendirince ayrıbir iştaha geldim. harika bir yazı olmuş
Ahu hanım merhaba, bu yazıyı yazabilmek için 70 kg zeytin toplayıp fabrikaya sıktırmaya götürdüm. Hikayenin merkezinde olmayı seviyorum, böylesi daha samimi ve keyifli oluyor. Hele o yeni sıkılan sıcak zeytinyağına bandırdığım ekmeğin lezzetini anlatamam :))
Zeytinyağının faydalarını artık hepimiz biliyoruz da, soğuk sıkım nedir, zeytinyağı nasıl elde edilir, bir litre zeytinyağı kaç kg zeytinden elde edilir bilmiyordum. Gerçekten bu merakımı gideren gayet anlaşılır bir yazı olmuş. Sağolun Tahsin bey… Bir de daha zeytinin toplanmasından itibaren bu kadar meşakkatli bir sürecin sonunda soframıza gelen zeytinyağını üreten üreticilere şükran duymamız gerekiyor. Onlar her şeyi hak ediyorlar…
Mehmet Ali Bey merhaba, yorumunuz beni çok mutlu etti. İnsanları bilmedikleri konularda bilgilendirmek ayrı bir tatmin ve keyif veriyor bana. Bu yazıyı yazmak için eşimle beraber 70 kg zeytin toplayıp sıkmaya götürdük. Bende ayrıca bir tebriği hakediyorum sanırım :))
Tahsin Bey Merhaba, yazınızı her zamanki gibi keyifle okudum, elinize sağlık. Zeytin ve zeytinyağı insan yaşamına en çok katkı sağlayan doğal zenginliklerin başında geliyor. Antalya’da Kepez Belediyesi çok önemli bir antik döneme ait kalıntılar buldu ve müzeleştiriyor. İkibin yılı aşkın bir zaman önceki bir zeytinyağı üretim bölgesine ait olduğu tespit edilen bu alan zamanın organize sanayi bölgesi olarak da adlandırılabilir. Antalya’ya yolunuz düştüğünde ziyaret etmenizi öneririm. Selam ve sevgiler
Fatih Bey merhaba, verdiğiniz bu değerli bilgi ve güzel yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Atalarımızın binlerce yıl önce zeytini işlediği ve yağından yararlandığı biliniyor. Antalya’ya geldiğimde dediğiniz bölgeyi ziyaret etmek isterim. Sevgilerimle…
Eskiden zeytinyağı ile aram yoktu ancak sonradan beğenmeye başladım. Organiğini de bir şekilde buluyoruz artık. Bursa’da olup da bulamamak ayıp olur zaten değil mi?
Hilmi kardeşim, aslında tanısan seversin zeytinyağını :)) Şaka bir yana sağlık açısından gerçekten çok faydalı bir yağ olması sebebiyle çoğu Avrupa ülkesinde uzun zamandır kullanılıyor ancak biz daha yeni yeni kıymetini anlamaya başladık. Ben hatırlıyorum küçüklüğümde bakkallarda sadece katı yağ ve Ayçiçek yağı satılıyordu. Bak market demedim Bakkal diyorum, yine yaşlanmış hissettim kendimi :)) Sevgilerimla kardeşim…
Zeytinyağının hikayesini çok güzel anlatmışsınız evet çok kıymetli ve yüzyıllar boyu değerini yitirmemiş bir nimet bende bu tip üretim yerlerini çok gezmiş ve aslında üretimini biliyordum ama bilgilerimizi tazelemiş olduk sizi de ziyaret etme fırsatı yakaladık teşekkürler.
Engin Bey merhaba, değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Son dönemlerde zeytin ve zeytinyağının değerinin anlaşılması özellikle sağlığımız açısından beni çok mutlu ediyor.
İç Anadolu kültüründe büyümüş biri olarak zeytinyağını çok geç fark ettim.Akdeniz civarından arkadaşlara siperişle getirtiyoruz.çok da güzel oluyor.
Teşekkürler 🙂
Ege’de oturan Karadenizli bir aile olarak zeytinyağını tüm yemeklerde ve salatalarda kullanıyoruz. Hem sağlıklı hem de çok lezzetli. Geç farketmiş olsanız da kullanmanıza sevindim 🙂
çok güzel bir yazı olmuş, gerçekten zeytinyağı çok büyük bir nimet her açıdan..
İnsan sağlığı için çok önemli bir yere sahip, çok teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğunuz için.
Zeytin benim için agacı tam bir bilgelik her şeyi ile şifalı ve hala tüketimi az diğer Akdeniz ülkeleri ile kıyaslayınca bence çok kıymetli önemi artması adına yazınızı çok güzel buldum emeğinize sağlık