Herkese Merhaba,
Seyahat Günlüklerimin ikinci ayağı Bursa, ilk durağımız Bilecik idi. Yani Osmanlı Devletine başkent yapmış şehirlerin izinden gidiyoruz, şimdilik. Bilecik kısa süreli başkentlikten sonra Bursa’nın fethi ile tahtı devreder. Çünkü Orhan Bey zamanında Devlet teşkilatlanması görülür. Kısa zamanda Beylikten Devlet olmaya yükselen Osmanlılar birçok beyliği geride bırakarak önemli başarılar elde eder. Özellikle Bizans’a olan mücadeleler ile gücünü kanıtlar. Şehir önemini Edirne başkent olunca bile korumuştur. Öyle ki Kurtuluş Savaşında en büyük sivil mimari ve can kaybı yaşayan bir şehir iken Cumhuriyet ile birlikte yeniden eski günlerine hızlı bir şekilde geri kazanmıştır.
Bugünkü Bursa gerçekten bir metropolit bir kent. Çok fazla göç alması düzensiz yapılaşmayı beraberinde getirse bile. Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biridir. Eski Bursa’yı gezeceğiz sizlerle. Tabi ki ben kendi izlenimlerimden süzdüklerimi aktaracağım. Bursa gibi tarihi ve kültürü zengin şehri anlatmaya sayfalar yetmez.
İlk olarak Ulu Camii ile başlamak istiyorum. İçinde havuz olan ender camilerden, Hat sanatının en güzel örneklerini teşkil ediyor. Caminin alt tarafı meşhur Bursa’ya özgü tekstil ürünleri ile dolu hanlar bulunmakta. Güney Marmara’nın tüm ihtiyaçlarını Bursa karşılıyor diyebiliriz. Havlular, kuyumcular, kumaşçılar… vs. geniş çeşitli tarihi çarşı günümüze uyarlanmış bir şekilde devam etmekte.
Bursa günübirlik gezmek için hiç yeterli süre de değil. En az iki gün ayırmanızı öneriyorum. Özellikle Tahtakale’de çok güzel tarihi konaklardaki oteller otantik mekan arayanlar için ideal. Zaten Bursa öyle otelde, pansiyon da vakit geçirilecek bir şehir değil. Çünkü Çok çeşitli Müze, Türbe, Han, Cami ve parklara ev sahipliği yapıyor ki hepsi kendi içinde çok önemli Kültürel Miraslar.
Osmanlı’nın Kurucusu Osman Bey ve Oğlu Orhan Bey in türbeleri UNESCO Kültürel Miras listesinde. Türklerin Batı Anadolu da kalıcı olarak var olmalarına imkan sağlayan Atalarımız olarak ziyaret edilmeliler. Bursa Bizans surlarının için de kalan bu yapılar, çok katmanlı bir Kültürel zenginlik oluşturuyor. Tarihteki iki en önemli yol vardır; İpek Yolu ve Baharat yolu. Bursa İpek yolu güzergahında ve hala İpek Sanatı icra edilmekte. Buyüzden Türkiye de İpek’in başkenti Bursa demek hiç yanlış olmaz.
Bursa yokuşlu bir şehir. Eğer yolunuzu sıkılmadan Emir Sultan Hazretleri Türbesi nin olduğu tarafa dönerseniz. Şehir Mezarlığına da uğrayın Rahmetli Ses Sanatçısı Zeki Müren’in mezarını da ziyaret edin. Bursa o kadar çok kadim bir şehir ki sayamayacağım kadar çok önemli şahsiyetleri barındırıyor.
Vaktim kısa derseniz o zaman ücretsiz ziyaret edebileceğiniz Bursa Kent Müzesi, size Bursa nın geçmişinden günümüze zaman tüneli yaşatacak zenginlikteki koleksiyonu ile derin ve en hızlı cevapları verecektir.
O kadar gezdik tabi ki bunu Bursa Kebabı ile sonlandıralım isterim. Osmanlı İmparatorluğu zamanları 1867 de Bursalı İskender Bey ile başlayan bir hikaye! Yatay şişle pişirilen eti dikey konuma getirerek pişirdiği kebabı onun adıyla anılmaya başlar. Ve artık Bursalı İskender’in Kebabı çok meşhur hale gelir. Tek yaptığı alışılmışın dışında bir şey denemek. Bazen küçük bir hareket tüm kaderimizi değiştirecek bir etkiye sebep olur. Bugün hala bu hikayenin merkezi İskender İskenderoğlu ve Evlatları (1876) müşterilerini beklemekte.
Bursa’daki herhangi bir yerde birçok kebapçıda bu lezzeti denebilirsiniz. Bursa da öneri mekanlarınızı da yorumlarda bekliyorum. Ama benim tercihim tarihi Han içerisinde Ulu Camii yanındaki Çınar Izgara. Temiz ve çevre restoranlara göre daha uygun sade ve lezzetli. Tabi ki henüz İskender ve İskenderoğulları Tarihi kebapçıya uğrayamadım (o uzun kuyruktan umarım birgün sıra bulurum). Gidenleriniz varsa yorumlarınızı bekliyorum.
İskender Kebabı (Bursa Kebabı)
İnce doğranmış döner etinin altına pide konulur ve üzerine de domates ve tereyağlı sos gezdirilip yanında yoğurt ile servis edilir. Şimdiden afiyet olsun!
Sıradaki rotayı tahmin etmek zor olmasa diye düşünüyorum ve bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
Çok güzel bir gezi yazısı. Geçen akşam sevgili sanat ilhamlı ile sohbet ederken blog sayfanızı feedly listeme almadığımı farkettim. Blogları oradan takip ettiğim için listemde olmayanlar gözümden kaçıyor ☺️
Teşekkürler Derya Hanım Genel hatları ile aktarmaya çalıştım. İnsan yazarken yeniden gezmiş gibi oluyor. Okuyucuyada bu yansıdıysa ne mutlu bana. Diğer rotamız Edirne