Baltık’ın kızı “Helsinki”
Helsinki diğer Avrupa şehirlerine göre gezilecek yerler bakımından kısıtlı olsa da hafta sonu tatili için ideal bir şehirdir.
Yazımın başlarında size Finlandiya ile ilgili birkaç bilgi vermek istiyorum. Bilindiği üzere başkenti ve en kalabalık şehri Helsinki’dir. Kalabalık dediğime bakmayın nüfusu 600 bindir, 1550 yılında kurulmuş diğer İskandinav başkentlerine göre daha genç bir şehir. Ülkenin %70’i ormanlarla kaplıdır. 188 bin göl bulunmaktadır. 70 bin ada ile Dünya’nın en büyük takım adasına sahiptir.
Hangi mevsimde gidilir ? Öncelikle size kışın gitmeyin çok soğuk donarsınız gibi bir cümleler kurmayacağım. Bence kuzey ülkelerine kışın gidilir. O karı buzu o atmosferi hissetmeniz lazım.
Gelelim Helsinki’ye nasıl gidilir sorusuna ? İstanbul’dan direkt uçuşlar var. Ancak benim gibi İzmir’de oturuyorsanız ve İstanbul’dan aktarma yapmak istemiyorsanız İzmir’den Kiew’e gidip oradan aktarma yaparak Helsinki’ye ulaşabilirsiniz. Böylelikle Helsinki’ye daha uygun fiyatla da uçmuş olursunuz. Çünkü Helsinki gerçekten çok pahalı bir şehir. Burada yeteri kadar para harcayacaksınız uçağa fazla para vermeye gerek yok. Peki Helsinki’ye vardınız havalimanından şehir merkezine nasıl gideceksiniz? Üç seçeneğiniz var. Birincisi taksi; bence gereksiz ve çok pahalı. İkincisi tren; tercihim tren oldu. Uçaktan iniyorsunuz tabelalar sizi tren istasyonuna götürüyor. İstasyonda da makinalardan çok rahat bir şekilde biletinizi alıyorsunuz. Almasanız da kimse bakmıyor. Ancak ben biraz sağlamcı olduğum için bilet aldım. Çünkü arada kontroller olduğunu duymuştum. Yol yaklaşık yarım saat sürüyor. Otobüs de yaklaşık yarım saat sürüyor. 615 ve 617 numaraları otobüslerle şehir merkezine ulaşılabiliyor.
Gezilecekler Yerler
Helsinki dediğim gibi küçük bir şehir. Yürüyerek her yere ulaşabilirsiniz.
Biz iki gün kaldığımız için gezilecek yerleri iki güne bölerek bir plan yaptık.
İlk gün : Kamppi Chapel, Rock Church, Sibelius Monument ve Regatta Cafe
İkinci gün : Senato Meydanı, Helsinki Cathedral, Uspenski Cathedral, Market Square ve Suomenlinna adası
Kamppi Chapel
Diğer adıyla sessizlik şapeli. Dışarıdan bakıldığında şapelden çok ahşap bir fincana benzemektedir. Bir alışveriş merkezinin hemen girişinde bulunmaktadır. İnsanların hayatın stresinden, gürültüsünden uzaklaşıp rahatlaması için yapılmış bir yerdir. Girişi ücretsizdir.
Rock Church
Tempeliaukio church ya da kaya kilise. Kayaların içine oyularak inşa edilmiştir. Burası da dışarıdan bakıldığında bir kiliseye benzememektedir, yapı bile doğru düzgün gözükmemektedir. Sadece bir kapı vardır. Ama içerisi klasik bir kiliseden çok farklıdır. Kayalar oyularak yapılmıştır ve bakır bir kubbeye sahiptir. Akustiği çok iyi olduğu için burada zaman zaman konserler de verilmektedir. Girişinde bir çok afiş görebilirsiniz. Şanslıysanız bir konserin provasına da denk gelebilirsiniz. Giriş 3 eurodur.
Sibelius Monument
Finlandiya’nın ünlü bestecisi “Sibelius” adına yapılmış bir parktır. İçinde 600 tane çelik borudan oluşan ve 24 ton ağırlığından oluşan bir anıt bulunmaktadır. Borular karşıdan bakıldığında havada asılı gibi durmaktadır.
Regatta Cafe
Aslında burası turistlik, tarihi bir yer değil. Ama gitmenizi kesinlikte tavsiye ediyorum. Sibelius parkının hemen karşısında, deniz kenarında dışarısı ayrı içerisi ayrı güzel bir cafedir. İçeriye girdiğinizde sizi güzel bir tarçın kokusu karşılamaktadır. 5-6 tane masası vardır. Boş yer bulup hemen oturun. Sıcak birşeyler içip deniz manzarasının keyfini çıkarın. Dışarıda da ateş yakılmaktadır. Cafeden sosis alıp bu ateşte pişirip yiyebilirsiniz.
Senato Meydanı
Meydanda Helsinki katedrali, Hükümet Sarayı, Helsinki Üniversitesi ve Finlandiya Milli Kütüphanesi olmak üzere 4 bina bulunmaktadır. Katedrale ayrıca değineceğim. Ama ilk önce meydan hakkında bilgi vermek istiyorum. Bu bölge Helsinki’nin en eski bölgesidir. Rus Çarı 2. Alexander Helsinki’yi ST. Petersburg’a benzetmek istemiştir. Bunun içinde bu meydanı yaptırmıştır, karşısına da günümüzde hala ayakta olan ve mağaza olarak kullanılan küçük evleri inşa ettirmiştir. 1894 tarihinde meydanı yapan mimarlar da Çar’a jest olsun diye meydanın ortasına heykelini yapmışlardır.
Burada bulunan senato binası da 1822 yılında tamamlanmıştır. Finlandiya yönetim ofisleri hala burada bulunmaktadır. Ayrıca dört binadan biri olan Helsinki Üniversitesinin ücretsiz olarak gezebileceğiniz bir kütüphanesi bulunmaktadır.
Helsinki Katedrali
1727 yılından kalma küçük bir kilisenin üstüne inşa edilmiştir. Katedral 1852 yılında tamamlanmıştır. Tuomiokirkko ya da St. Nicolos kilisesi olarak da isimlendirilmektedir.
Katedral tanrının üstünlüğünün hatırlatıcısı, bir lutheran kilisesidir. Martin Luther’in heykeli kilisenin içinde bulunmaktadır. İçine girdiğinizde size çok yüksek sesli bir org sesi karşılamaktadır. Dışarısının ihtişamlı görüntüsüne nazaran içerisi çok sadedir. Şehrin her yerinden görülen çok güzel bir kubbesi bulunmaktadır. Hz. İsa’nın 12 havarisinin heykelleri de bu kubbede yer almaktadır ve havarilerin şehri koruduğu düşünülmektedir.
Uspenski Katedrali
Moskova’da bir katedral örnek alınarak 1868 yılında inşaa edilmiştir. Helsinki’de Rus etkisinin görüldüğü en güzel örnektir. Batı Avrupa’nın en büyük Ortodoks kilisesi olarak geçmektedir. Altın kubbeli ve tuğlalı bir dış cepheye sahiptir. Tuğlaların kırım savaşında tahrip olan bir kaleden getirildiği söylenmektedir.
Senato meydanını arkanıza aldığınızda sol tarafa, denize doğru yürüdüğünüzde kiliseyi göreceksiniz. Küçük bir köprüden geçerek hem başka bir adaya geçmiş hem de kiliseye ulaşmış olursunuz. Tabiki o küçük köprünün üzerinde asma kilitlerde her zamanki gibi yerini almıştır. Benim en fazla ilgili çeken olay 2007 yılında kilisenin en önemli ikonlarından biri olan Aziz Nicholos ikonunun ziyaret saatinde çalınması ve hala bulunmamasıdır. Onun için mi bilmiyorum ama kiliseye girdiğinizde içeri de devamlı oturan bir din görevlisini göreceksiniz hatta bir oradayken rahip de kilisenin içindeydi.
Market Square
Uspenski katedralini gezip denize doğru aşağıya indiğinizde sizi büyük bir dönme dolap karşılayacak. Dönme dolaba binerek Helsinkiyi kuş bakışı izleme şansını da yakalayabilirsiniz. Daha sonra dönme dolabı arkanıza alıp denizin kenarından yürüdüğünüzde market square ye ulaşmış oluyorsunuz. Burası bildiğiniz açık bir Pazar hediyelik eşyalardan yiyeceğe burada birçok şey bulabilirsiniz. Market square yi geçip sola doğru gittiğinizde size old market hall karşılayacak. Burayı da kesinlikle gezmenizi tavsiye ederim. 1889 yılından beri hizmet vermektedir. İçerisinde sebze-meyve, kahve, tatlı satan bir çok dükkan ve restoran bulunmaktadır.
Suomenlinna Adası
Savunma amacıyla yapılmış bir adadır. Market square den kalkan gemilerle 15 dakikada ulaşılmaktadır. Vapur biletlerini de iskelenin yanında bulunan makinalardan alabilirsiniz. Gidiş dönüş 5.60 eurodur.
Ada da kale, kral kapısı, Bastionlar,liman, büyük meydan, Ehrensvard’ın anıt mezarı, suomenlina kilisesi, vesikleo denizaltısı bulunmaktadır. Ayrıca biri oyuncak müzesi olmak üzere 2 adet de müze vardır.
Kale 1748 yılında İsveçliler tarafından inşa edilmiş, 1991 yılında UNESCO dünya mirası listesine dahil edilmiştir.
Burada hala yaşamını sürdüren 800 kişi bulunmaktadır.
Adayı gezmek için rehber eşliğinde turlar vardır. Eğer bizim gibi tek başına gezecekseniz vapurdan iner inmez sol tarafta bulunan information binasına girip oradan bir harita alın ve harita da gösterildiği gibi mavi çizgiyi takip edin o yolun sonunda da adanın en önemli yerlerinden biri olan kral kapısına ulaşacaksanız. Gezmesi çok kolay sokaklar da mavi yolu takip etmenizi sağlayan mavi tabelalar göreceksiniz.
Kral kapısı da adından da anlaşıldığı gibi kralın adaya girdiği kapıdır. Kapı 1750 yılında inşa edilmiştir.
Burası ile ilgili ilginç bir bilgi paylaşayım. Molotof kokteyli sözünü hepiniz duymuşsunuzdur. Bu adadan türemiş bir sözcüktür. Hikayesi de şöyledir; Sovyet dışişleri bakanı “Finliler aç , sefil biz onlara yemek paketi dağıtıyoruz” diye bir açıklama yapmış. Bunun üzerine suomelina adasında yaşayan askerler yemeğin yanına iyi gider diyerek Rus tanklarına bomba atmışlar. Bu bombaya da Molotof kokteyli adı vermişler. Helsinki’de belli başlı gezilecek yerleri sizinle paylaştım. Tabi her İskandinav başkenti gibi burada da birçok müze bulunmaktadır. Bunların belli başlıları: Ateneum(rautatienteri) Müzesi, Kiosma Çağdaş sanat müzesi, Helsinki Şehir Müzesi, Finlandiya Tasarım müzesi, Sevrasquari açık Hava Müzesi, Finlandiya ulusal Müzesi, Helsinki Sanat Müzesi, Finlandiya Fotoğraf Müzesidir.
Helsinki Mutfağı
İsveç ve Rus etkisinde kalmış bir mutfaktır. Deniz ürünleri ön plana çıkmaktadır. Bunun yanında orman meyveli şurupları, siyah anasonlu şekerleri ve siyah ekmekleri ünlüdür. Orman meyveli şurupları ve anasonlu şekerleri market square den ya da old market hall dan alabilirsiniz. Siyah ekmekleride her markette bulunmaktadır. Bence gayet başarılı bir ekmek. Bir de Karvapvusti adı verilen tarçınlı çörekleri var ki gerçekten denemeniz lazım. Aslında bu çörekleri bütün İskandinavya da bulabilirsiniz.
Alışveriş
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Helsinki gerçekten çok pahalı bir şehir. Onun için alışverişlerinizi de bence asgari düzeyde tutmalısınız. Tabi bu pahalılığın nedenlerinden biri de euronun bu kadar yüksek olması.
Şehirde Stockmann, Sokos; Forum, His gibi büyük alışveriş merkezlerine sahip. Hava çok soğuk olduğu için buraları tünellerle birbirine bağlanmaktadır. Yani dışarıya çıkmadan bütün alışveriş merkezlerini gezebilirsiniz.
Alışveriş caddeleri ; Mannerheiminitie, Aleksonterinkatu, Kaisaniemankatu, Etela Esplanadi, Bluevardi ve Fredrikinkaudur.
Marketleri; k-supermarket, s-supermarket ve Lidl dır. Biz her zaman Lidl ı tercih etmekteyiz. Fiyat açısından daha uygun bir süper market.
Başka bir seyahat yazısında buluşmak dileğiyle, sevgiyle kalın…
Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitabı okuduktan sonra Finlandiya’yı mutlaka gezmek gerekir diye düşünmüştüm. Yazınızı keyifle okudum Sedef Hanım, umarım bir gün gitmek ve bu yerleri gezmek kısmet olur.
Fatih bey umarım gidersiniz. Helsinki’ye gitmişken oradan Rovaniemi ye de mutlaka geçin derim. Ama kışın
Tahsincim gezi bloglarına hayran olduğumu daha önce bir sohbetinizde söylediğimi hatırlıyorum. Şimdi senden de böyle keuifli bir ywz gelince çok mutlu oldum. Balyık’ın kızı Helsinki’ye umarım bir gün seyahat ederiz. Umarım tabi. Ölmez sağ kalırsak.
Fırsat yaratın ve gidin derim Taner bey. Herşey bizim ne kadar istediğimizle doğru orantılı
Muhteşem bir şehir.. Yazınızı okuyunca adeta yeniden yaşadım Finlandiyayı..
Yazınız oldukça detaylı ve keyifli olmuş. Haftasonu içinideal bir yer gibi görünüyor
Çok güzel farklı ülkeler yerler gezmek müthiş bir deneyim bu deneyiminizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim.Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı kitaptan sonra çok merak ettiğim bir ülke Umarim görmek nasip olur. (Kitap Mustafa Kemal Atatürk tarafından da tavsiye aralarında idi.)