İnsanlar tarih öncesi çağlardan beri doğayı anlamaya çalışmış. İhtiyaçları doğrultusunda ondan faydalanmanın yollarını keşfetmiş. Gökyüzü de doğanın bir parçasıydı. Görebildikleri ama uzanamadıkları bir gerçeklik. Bu yüzden gökyüzüne uzanma ona ulaşma çabası ile tarihin en görkemli mimari yapıları oluşturulmuş. Örnek Mısır Piramitleri…
Her medeniyet gök bilimi gözlemlemiş. Belli dönemler belli olayların tekrar ettiği bir zaman döngüsünün olduğunu fark etmişler. İnsanlar gökyüzünün bu dilini “Kehanet Sanatı” yani Astroloji olarak da sistemleştirmiştir. Tarihte Büyük İskender’in de Astroloji Bilimini kullanmış. Sarayında danıştığı Astroloğu mevcuttu. Her ne kadar Bilim mi değil mi tartışmaları olsada. Etkisine inan biri olarak sizlere bu alanla ilgili birkaç bilgi vermek istiyorum.
Batı ve Doğu kültürlerinde farklı hesaplamalarla incelense de sonuçları aynı yöne çıkar. Sadece varılacak yol tercihi farklı diye düşünebilirsiniz. Burçlar yani takımyıldızları, gezegenler, asteroitlerin dünyadaki yer, tarih ve saat ile hesaplanıp kişilerin doğum astroloji haritaları hesaplanır. Sadece kişilerin değil şehirlerin, devletlerin, önemli olayların geçtiği günlerin astrolojik hesapları ile gökyüzünden aldığı etkileri gösterir.
Ruh halimizi etkilediğine inanılan Güneş ve Ay döngüleri Astrolojide önemli yer tutar. Güneşten gelen etkiler sayesinde birçok tarım ürünü yetiştiriyoruz. Ve o yediğimiz gıdalardan bize geçen bir döngü var. Madde bedenimizi etkileyen bu etkiler elbet ruhsal yanımızı da etkileyecektir. İşte Astrolojinin yaptığı bu alana büyüteç tutmak. Tabi ki etkilenmemekte mümkün o da hayatınızda kişisel farkındalık geliştirmekle mümkün.
“Uyuyana kadar insan gezegenlerin tesirindedir. Uyanmış kişi gezegenlere tesir eder”
İbni Arabi
Kaynak Kitaplar: